|
| |
| Denizin Göz Kamaştıran Mücevherleri: İnciler |
|
|
İnsan
dünya üzerinde her nereye gözünü çevirip bakacak olsa ihtişamlı bir
yaratılış, kusursuz bir tasarım ve hayret verici özelliklerle
karşılaşır. Bu kitap boyunca verdiğimiz örnekler bu ihtişamın yalnızca
birkaç küçük detayıdır. Allah insanlar için yeryüzünde görünümü son
derece güzel olan pekçok bitki ve hayvan türü yaratmıştır. Doğadaki her
detayı insanın zevk duyacağı, lezzet alacağı şekilde var etmiştir. Tüm
bunlarla birlikte yeryüzünde pek çok süs eşyası da Allah tarafından
yaratılarak insanların hizmetine sunulmuştur. Bu süs eşyalarından biri
olan inciler ihtişamlı güzelliklerinin yanısıra, her yönden ilginç
özelliklere de sahiptirler. İncilerin oluşum aşamaları hayranlık
uyandırıcıdır.
|
İncileri
genellikle inci midyesi denilen ve pek çok türü bulunan istiridyeler
üretirler. Bu istiridyelerin kabuklarının dirençleri oldukça yüksektir.
Açılması son derece zor olan dış kabuklarının kalsiyum karbonat esaslı
olan bileşimleri birçok düşman için de caydırıcıdır. Kalsiyum karbonat
maddesi aynı zamanda istiridyenin inciyi oluşturmasında da önemli rol
oynamaktadır.
|
|
|
| |
|
| |
İstiridyeler
içlerine kum, çakıl veya zarar verecek parazit organizmalar girdiğinde
bundan rahatsız olurlar. Bu gibi durumlarda bir korunma yöntemi olarak
bu davetsiz misafiri izole ederler ve üzerini sedefle kaplamaya
başlarlar.
|
| |
|
| |
İşte
bu kaplama işlemi incinin oluşumundaki ilk aşamadır. İstiridyenin içine
giren yabancı cisimler incilerin oluşması için bir çekirdek görevi
görürler. Yıllar boyunca bu çekirdek maddenin üstü ince kalsiyum
karbonat katmanlarının üst üste gelmesiyle kaplanacaktır. İstiridyenin
içine giren yabancı cisimler incilerin oluşması için bir çekirdek görevi
görürler.
|
|
Yıllar boyunca bu çekirdek maddenin üstü ince kalsiyum karbonat katmanlarının üst üste gelmesiyle kaplanacaktır.
|
|
|
| |
|
| |
Peki istiridyenin içinde sedef
maddesi nasıl oluşmaktadır? İstiridyenin iç derisindeki katmanlarda
sedefi oluşturan iki ana madde bulunur.
Bir katmanda
inciyi meydana getiren ve "aragonite" adı verilen, kalsiyum karbonat
içerikli bir mineral, diğerinde ise incideki bu aragonite maddesini bir
arada tutacak olan uhu benzeri "conchiolin" maddesi bulunur. Aragonite
yarı şeffaf bir madde olduğu için inciye parlaklık kazandıracaktır. Bu
iki maddenin istiridye (aslında beyni bile olmayan bir et parçası)
tarafından üretiliyor olması, sonra bunların biraraya gelip bir toz
tanesini kaplayarak inci gibi bir güzelliği oluşturması elbette ki
düşündürücüdür. İstiridyenin korunma amaçlı ürettiği inci, insanlar için
estetik bir süs olarak yaratılmaktadır.
|
| |
|
| |
 |
Allah Rahman Suresi'ndeki
"İkisinden de inci ve mercan çıkar." (Rahman Suresi, 22)
ayetiyle incilere dikkat çekmiştir.
Ayrıca Kuran'da, dünyada insanlara bir güzellik olarak sunulan
incilerden cennet süslerinden biri olarak da bahsedilmektedir.
|
|
|
| |
|
| |
| Denizanalarının Bilinmeyen Özellikleri |
 |
Denizanaları herkesin tanıdığı
son derece ilginç canlılardandır. Ancak %95'i sudan oluşan
denizanalarının genelde bilinmeyen şaşırtıcı özellikleri de vardır.
Örneğin, bazı türleri ışık saçarak düşmanlarını yanıltır, bazıları ise
vücutlarında düşmanları için öldürücü zehirler üretir.
Hemen hemen bütün iklim
koşullarında yaşamlarını sürdürebilen denizanalarının pek çok türü
canlılar için tehlikelidir. Saydam bir yapıları olan bu canlıların,
vücutlarının alt kısımlarından uzanan dokungaçları vardır. Bazı türlerin
dokungaçlarında zehirli bir sıvı bulunur. Denizanaları avlarını bu
zehiri fışkırtarak yakalar, düşmanlarını da bu zehirle öldürürler.
|
Zehiri
olmayan deniz anaları türleri ise elbette ki savunmasız değildir.
Bunlardan kimileri kendilerini korumak için ışık saçma özelliklerini
kullanırlar. Düşmanları olan deniz kaplumbağalarından, deniz
kuşlarından, balıklar ve balinalardan kurtulmak için planlı ve metodlu
bir şekilde hareket ederler. Düşmanlarından kaçarken bütün vücutlarında
ışık yanar.
|
|
|
| |
|
| |
Ancak düşman
tam onları ısırmaya kalktığında çan görünümlü kısımlarındaki ışığı
kapatırlar ve ışığı yanık kalan dokungaçlarını gövdelerinden ayırırlar.
Böylece düşmanın dikkati dokungaçlara çekilmiş olur. Denizanaları da bu
durumdan faydalanarak hemen oradan uzaklaşırlar.
Başka bir tür olan fizalyalar ise dev denizanalarıdır. Akdeniz dahil bütün tropik ve ılıman iklimlerde yaşarlar.
|
| |
|
| |
|
Fizalyaların
deniz yüzeyinden 20 cm kadar yukarıya yükselen masmavi yelkenimsi bir
organları vardır, onları yüzdüren ve ilerleten bu organdır. Helezon
biçimli dokungaçlarında felç yapıcı toksinler içeren kapsüller bulunur.
Denizanalarının tüm bu özellikleri son derece ilginçtir. Güneşle temas
ettiğinde kısa bir süre içinde kuruyup yok olan, neredeyse tamamı sudan
oluşan bir canlı nasıl olup da kimyasal madde üretimi yapar? Veya nasıl
olur da düşmanını yanıltacak taktikler geliştirebilir? Denizanalarının
düşmanlarını ya da avlarını görebilecek gözleri, beyinleri yoktur.
Denizanaları sadece peltemsi bir su kütlesidir, ancak çeşitli taktikler
uygulayarak avlanmak, düşmanlarından kurtulmak gibi bilinçli
davranışlarda bulunurlar.Bu bilincin, çözümler üreten aklın
denizanalarına ait olamayacağı çok açıktır.
|
|
|
| |
|
| |
İşte
denizanaları hakkındaki bilgiler bu bakış açısıyla incelendiğinde ufuk
açan, insanı çok önemli sonuçlara ulaştıran bilgiler haline gelmektedir.
Denizanalarını
ve özelliklerini, yaptıklarını düşünen kişi bu canlıların kendi
kendilerine hiçbir şey yapamayacaklarını, herşeye hakim olan bir güç
tarafından yönetildiklerini anlayacaktır.
Hiç
benzeri olmayan bu güç Allah'a aittir. Allah tüm canlıları çeşit çeşit
yaratarak, kendi üstün aklını ve benzeri olmayan ilmini bu canlılarda
tecelli ettirmektedir. Denizanaları sadece tek bir örnektir.
|
| |
|
| |
| Deniz Kabuklularından Tarakların gözleri |
 |
Aşağıdaki
küçük resimde görülen Tarak adı verilen bir deniz kabuklusudur. Şimdi
resme dikkatlice bakın. Bu deniz kabuğu şeklindeki hayvanın kabuğunun
kenarları boyunca dizilmiş küçük parlak mavi noktaları farkettiniz mi?
Peki bu mavi noktaların her birinin aslında birer göz olduğunu söylesek
buna şaşırır mıydınız?
Ne kadar
şaşırtıcı da olsa bu mavi noktaların her biri resimde görülen canlıya
ait gerçek birer gözdür. Her biri yalnızca 1 mm. büyüklüğe sahip olan bu
gözler, son derece küçük olmalarına rağmen bu canlının düşmanlarından
kurtulmasını sağlamaktadır. Tarakların bu küçük gözlerinin her biri
kendi lens (mercek)
|
ve retinası olan gözlerdir. Bu gözlerdeki mercekler ışığı toplayıp
odaklamaya yarar. Ancak bu canlıların beyinlerinde bir görme merkezi
yoktur. Yani gözleri tarafından odaklanan görüntüler, canlının beyninde
normal bir gözün gördüğü şekilde algılanmaz. Tarakların gözleri üzerinde
araştırma yapan bilimadamları bu gözlerin büyük bir olasılıkla görüntü
oluşturamadığını tahmin etmektedirler. Öyleyse bu hayranlık uyandıran
gözler ne işe yaramaktadır?
|
|
|
| |
|
| |
Taraklar bu
gözleri aydınlıkla karanlığı ayırt etmek için kullanmaktadırlar ve
böylece kumlu alanlardan yosunlu bölgelere doğru hareket
edebilmektedirler. Ayrıca milimetrik gözleri istiridyelere
çevrelerindeki hareketleri fark edebilme duyarlılığını da sağlamaktadır.
İstiridye bu sayede kendisini avlamak isteyenlerden kaçıp
kurtulabilmektedir.
|
| |
|
| |
Tarağın gözleri yaşadığı ortamda ihtiyaçlarını karşılayabilecek
özelliklere sahiptir ve bu gözlerin oluşumunda çok açık bir tasarım
vardır. Gözler bu canlının dış dünyayı algılayabileceği bir dizi
şeklinde kabuğun dış bölümüne dizilmiştir. Yani bu canlıya ihtiyacı olan
gözler ihtiyacı olan uyum ve
|
 |
düzende verilmiştir.Denizaltındaki kabuklu bir canlıdan kuşlara,
ağaçlardaki sistemlerden yıldızlara kadar evrenin her yerini kuşatmış
olan bu kusursuz uyum, düzen ve planın elbette ki bir planlayıcısı,
tasarımcısı vardır. Allah canlılarda yarattığı bu gibi detaylı
tasarımlarla bize kendisini tanıtmaktadır.
|
|
|
| |
|
| |
Akıl sahibi
insanlara düşen görev ise, gökten yere, atomdan galaksilere kadar her
yerde tecelli eden Allah'ın sınırsız gücünü görmek ve yalnızca Allah'a
yönelmektir.
|
| |
|
| |
| Sualtındaki Barınaklar: Mercanlar |
|
|
Mercanlar
tropikal suların sığ bölgelerinde yaşayan canlılardır. Ölü mercanların
kireçtaşına dönüşen iskeletlerinin zaman içinde birikmesiyle de pek çok
canlının birarada yaşadığı mercan resifleri oluşur. Resifler oldukça
geniş alanlara yayılabilmektedir. Bilimadamları mercan resiflerini
içlerinde barındırdıkları canlı çeşitliliği açısından yağmur
ormanlarıyla kıyaslamaktadır. Çünkü mercan resiflerinde 2000'den fazla
balık, 5000 çeşit yumuşakça, 700 çeşit mercan ve sayısız yengeç türü,
denizkestanesi, denizyıldızı, deniz salyangozu çeşitleri vardır.
Polipler de mercan resiflerinde yaşayan bir hayvan türüdür ve
dokularının iç yüzeyindeki hücrelerde yaşayan alglerle ortak bir yaşam
|
sürerler.
Alglerin klorofil hücreleri vardır, bu sayede fotosentez yapabilirler.
Algler oksijen açısından zengin, fakat besin açısından fakirdirler.
Diğer bitkiler gibi algler de nitrata ve fosfata ihtiyaç duyarlar. İşte
bu noktada iki canlı arasındaki ortak yaşamın önemi ortaya çıkar. Tek
başına olsa yaşayamayacak olan bu canlılar birliktelikleri sayesinde
eksikliklerini gidererek yaşamlarını sürdürmektedirler.
|
|
|
| |
|
| |
Polip
dokularında yaşayan algler, yaşamaları için gerekli olan nitrojen gibi
maddeleri poliplerden elde etmiş olurlar. Aynı zamanda da güvenli bir
barınağa sığınarak, düşmanlarından da korunurlar. Buna karşılık,
polipler de alglerin fotosentez yaparak ürettikleri besinin bir bölümünü
alırlar. Bu şekilde polipler, kireç taşından meydana gelen
iskeletlerini inşa etmek için ihtiyaçları olan gerekli enerjiyi elde
etmiş olurlar.
Diğer
ortak yaşayan bütün canlılarda olduğu gibi, poliplerle algler
arasındaki ortak yaşamda da her iki canlının bütün ihtiyaçları en rahat
şekilde karşılanmaktadır. Bu canlıları biraraya getiren, her ikisinin de
ihtiyaçlarından haberdar olan tek bir Yaratıcı'nın olduğu açıktır. Bu
canlılar birbirlerini tamamlayacak, birbirlerinin ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde Allah tarafından yaratılmışlardır.
Allah
deniz altında yarattığı çeşit çeşit canlı ve bu canlılardaki örneksiz
tasarımlar, hayret uyandıran özellikler ile bize sonsuz sanatını ve
sınırsız ilmini tanıtmaktadır.
Yerde
sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza
verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler
vardır. Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz
ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda
(suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun
fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir. (Nahl Suresi, 13-14)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder